2013 yılında Boston Maratonu’nda gerçekleşen bombalı saldırı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünya genelinde büyük bir şok ve üzüntü yaratmıştı. Bu trajik olayın ardından, toplum bir araya gelerek dayanışma ve cesaret sergiledi. Ancak, bu olayın hatırlanması ve hayatta kalanların cesaretinin vurgulanması amacıyla Skechers adlı ayakkabı şirketinin 2014 yılında yayınladığı reklam, beklenmedik bir şekilde krize yol açtı.
Skechers’ın Boston Maratonu bombalı saldırısını hatırlatma amacı güden reklamı, bir koşucunun patlamanın yaşandığı noktalardan biri olan Boston’un eski belediye binasına koşarak gelmesi ve patlamanın ardından ayakkabılarını kontrol etmesi sahnelerini içeriyordu. Reklam, bu olayı yeniden canlandırma ve hayatta kalanların cesaretini vurgulama amacı taşıyordu. Ancak, reklamın yayınlanması, toplumda büyük bir tepkiyle karşılandı.
Reklam, halkın hassas duygularını istismar etmekle ve trajik bir olayı marka tanıtımı amacıyla kullanmakla suçlandı. Birçok kişi, reklamın duygusal travmaları yeniden canlandırdığını ve bombalı saldırının kurbanlarını ve ailelerini saygısızlık ettiğini düşündü. Toplum, Skechers’ın bu olayı duygusal bir malzeme olarak kullanmasına ve marka çıkarları için istismar etmesine tepki gösterdi.
Skechers, reklamın yayınlanmasının ardından hızla bir özür yayınladı ve reklamı geri çekti. Şirket, reklamın yanlış anlaşıldığını ve asıl amacının duygusal bir etki yaratmak değil, hayatta kalanların cesaretini vurgulamak olduğunu belirtti. Ancak, bu adımlar krizi tamamen çözmeye yetmedi ve Skechers’ın itibarı ciddi şekilde zedelendi.
Boston Maratonu reklam krizi, markaların toplumsal olaylara ve hassas konulara duyarlı bir şekilde yaklaşması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Reklamların duygusal etki yaratma amacıyla toplumsal trajedileri kullanması, genellikle markalar için büyük bir risk taşır. Bu tür olayları hatırlatma veya duyarlılık oluşturma amacı taşıyan reklam kampanyaları, özenle ele alınmalı ve toplumun duygusal tepkileri dikkate alınmalıdır.
Sonuç olarak, Boston Maratonu reklam krizi, markaların toplumsal sorumluluklarına ve etik değerlere saygı göstermeleri gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Hassas konulara duyarlı bir şekilde yaklaşmak ve toplumun duygusal tepkilerini dikkate almak, markaların itibarlarını korumak için hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, markalar ciddi krizlerle karşı karşıya kalabilir ve itibar kaybına uğrayabilirler.
Leave a Reply